![]() |
elektrikli araçların çevreye zararları nelerdir ? |
Son zamanlarda neredeyse tüm markaların üzerinde çalıştığı elektrikli araçlar hakkında ne kadar çevreci ne kadar çevreci değil, elektrikli araçlar çevre dostumu değil mi bundan bahsedeceğiz.
Taşımacılık sektörü, egzoz emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğinin sınırlandırılması bağlamında üstesinden gelinmesi gereken en büyük zorluklardan biridir. Şuan ulaşım sektöründen dolayı kaynaklanan CO2 emisyonları dünyadaki toplam CO2 emisyonlarının yaklaşık %23'ünü oluşturmaktadır.
Karayollarında bulunan hafif kamyon sayısının 2030 yılında yaklaşık 1,3 milyar 2050 yılında ise 2 milyara çıkacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle, ulaşım sektöründeki yakıt tedarikine olan talepte fazla bir artış olacak ve buda iklim değişikliğini, şehirlerdeki hava kalitesini ve yenilenmeyen doğal kaynakların daha fazla ve hızlı tükenmesi yönünde etkileyecektir.
Elektrikli araçlar karayolu taşımacılığının geleceğidir ve karbondan arındırılma konusunda önemli bir rol oynayacaktır. Elektrikli araçların geliştirilmesi özellikle bu araçların kalbi olan piller olmak üzere, üretimdeki kullanılan çeşitli malzemelerin türlerine olan talebin artmasına neden olacaktır. Şu anda elektrikli araçlarda en popüler malzemelerden biri lityum iyon pillerdir.
Lityum iyon piller ne kadar çevreci ?
Elektrikli araçların kalbi durumunda olan lityum iyon pillerin ne kadar çevreci olduğuna bakalım. Şarj edilebilir lityum pillerin gelişimi, güneş ve rüzgâr gücünün sağladığı temiz enerjiyi depolamanın mümkünatını sağlaması açısından oldukça önemli. İklim değişikliğinin etkileri, dünyanın dört bir yanında derin bir şekilde hissedilirken fosil yakıtların yerine lityum pillerle çalışan taşıtların kullanımı da taşımacılığın yeşil geleceği olarak lanse ediliyor.
Diğer pillere göre daha hafif ve şarj edilebilir olan lityum piller, elektrikli araçlardan cep telefonlarına, dizüstü bilgisayarlardan yenilenebilir enerji depolama tesislerine kadar birçok alanda avantaj sağlıyor.
Şu anda dünya çapında yaklaşık 2 milyon elektrikli araç var; Sektör araştırma firması Bloomberg New Energy Finance’e göre, 2030 yılına gelindiğinde bu rakamın 24 milyonu geçeceği düşünülüyor. Bilindiği üzere elektrikli araç devi Tesla da Amerika Birleşik Devletleri, Meksika, Kanada ve Avustralya’daki madencilik firmalarından lityum tedariği arayışlarına devam ediyor.
Lityum madenciliği suyu tüketiyor
Latin Amerika’nın en büyük sorunlarının başında su geldiği biliniyor. Arjantin, Bolivya ve Şili’nin bazı kısımlarını kapsayan Lityum Üçgeni, dünyadaki diğer tuz dairelerinin altındaki metal arzının yarısından fazlasını elinde tutuyor.
Yukarıda bahsettiğimiz gibi bu bölge aynı zamanda dünyadaki en kurak yerlerden biri. Bu büyük bir mesele, çünkü lityum çıkarmak için madenciler tuz dairelerindeki operasyona, delik açtıkları yüzeye mineral bakımından zengin tuzlu su pompalayarak başlıyorlar. Burası daha sonra aylarca buharlaşmaya bırakılıyor. İlk önce manganez, potasyum, boraks ve lityum tuzlarının bir karışımı oluşuyor; ardından filtreleniyor ve başka bir buharlaştırma havuzuna yerleştiriliyor. 12 ila 18 ay sonra bu karışım, lityum karbonat elde edilebilecek kadar filtrelenmiş oluyor.
Nispeten ucuz ve etkili bir süreç olarak nitelendirilse de çok fazla su tüketiliyor; ton lityum başına yaklaşık 500.000 galon (yaklaşık 2.000 ton) sudan bahsediyoruz. Bir örnek: Şili’deki Salar de Atacama’da, maden faaliyetleri bölgenin suyunun yüzde 65’ini tüketiyor. Bu tüketim, bazı toplulukların zaten su sıkıntısı yaşadığı bir bölgede, kinoa ve lama yetiştiren yerel çiftçiler üzerinde de büyük bir baskı yaratıyor.
Lityum iyon pillerde dikkate alınması gereken siyasi bir açı da var. Bolivya, yaklaşık 2010'dan itibaren lityum kaynaklarını kullanmaya başladığında, muazzam maden zenginliğinin, yoksul ülkeye Orta Doğu'nun petrol zengini ülkelerinin ekonomik ve politik ağırlığını verebileceği iddia edildi. Bu konuda da şuan nasıl petrol savaşları yaşanıyorsa ilerleyen yıllarda ülkeler arasında lityum savaşlarıda başlayabilir.
Birmingham Üniversitesi'nde, hükümetin pil araştırmaları için 246 milyon Sterlin değerindeki Faraday Yarışması tarafından finanse edilen araştırma, lityum iyonu geri dönüştürmenin yeni yollarını bulmaya çalışıyor. Avustralya'da yapılan araştırmalar, ülkedeki 3.300 ton lityum iyon atığının yalnızca yüzde ikisinin geri dönüştürüldüğünü ortaya çıkardı. İstenmeyen MP3 çalarlar ve dizüstü bilgisayarlar, elektrotlardan gelen metallerin ve elektrolitten gelen iyonik sıvıların çevreye sızabileceği çöp sahalarına girebileceği bildirildi.
Elektrikli araçlar da kullanılan pillerin dezavantajları !
Lityum iyon bataryalar elektrolit bir sıvı ihtiva eder bu nedenle her zaman sızma tehlikesisöz konusudur. Buradaki risk, elektrolitin sızması ve havadaki/sudaki nemle temas etmesi durumunda kimyasal reaksiyon oluşturup hidroflorik asidin ortaya çıkmasıdır.
Elektrikli arabalarda, cep telefonlarında ve yakın zamanda forkliftlerde kurşun bataryaların yerini lityum iyon bataryaların almasıyla birlikte elektrolit teması, dolayısıyla kimyasal yanıt riski giderek artmaktadır.
Kendi türlerinden diğerlerinden daha uzun süre dayanmalarına rağmen, lityum iyon pillerin sınırlı bir ömrü vardır. Sadece arızalanmadan önce yaklaşık 500-1000 şarj ve deşarj döngüsü için kullanıma dayanabilirler. Pillerin eskimesi, kullanılmadıklarında bile gerçekleşir ve devam eder.
Özel lityum iyon pil paketi üreticisinin lityum parçacıklı pili, aygıtın aşırı ısınması veya hile nedeniyle oluşan aşırı sıcaklık dezavantajına karşı savunmasızdır. Sıcaklık, bu pilin hücrelerini veya paketlerini normalden daha hızlı bozar.
Lityum parçacıklı pil, aşırı ısındığında veya aldatıldığında patlayabilir. Bunun nedeni, elektrolit bozulmasıyla şekillenen gazların hücrenin iç ağırlığını oluşturmasıdır. Aşırı ısınma veya kısa devre, elektroliti yakabilir ve yangına neden olabilir.
0 Yorumlar